Program
24 OCAK 2025, CUMA : İZMİR - GAZİANTEP
İzmir Adnan Menderes Havalimanında sabah saat 04:00 te Sun Express kontuarı önünde buluşuyoruz. Uçağa biniş
işlemlerinin ardından Sun Express Havayollarının XQ9128 sefer sayılı uçuşu ile saat 06:00’da Gaziantep’e uçuyoruz.
07:40’da Gaziantep havalimanına varışımızın ardından bizi bekleyen rehber ve aracımız ile turumuza başlıyoruz.
Gaziantep’te gün erken başlıyor. Anteplilerin Beyran Çorbası, Cartlak (ciğer) kebabı ve kavurması, Katmer
tatlısı gibi bol enerjili yöresel kahvaltıları bizden epey farklı. Almacı Pazarının arkasında yer alan meşhur Metanet
Lokantasında beyran çorbamızı alıyoruz. Beyran çorbası nasıl mı yapılıyor? Koyunun boyun ve kol etleri tüm gece boyu
en az 10-11 saat pişiriliyor, ve et kemiklerden ayrılıyor. Etin suyuna liğme liğme etler, pilav, koyun yağları, sarımsak ve
biber eklenerek birlikte kızgın ateşte harlanıyor ve servis ediliyor. Sabah 6:00-7:00 gibi içilen bu çorbanın tüm gün
acıktırmadığı söyleniyor. Bol sarımsaklı, bol acılı beyranlı bir sabah kahvaltısı bizim için çok farklı bir deneyim olmakla
birlikte, yöre kültürünü keşfetme adına iyi bir fırsat olacaktır.
Güne bu tuzlu başlangıçtan sonra, şimdi biraz damak tatlandırma vakti. Antep’in aslında baklava kadar güzel bir tatlısı
var: Katmer. Mermer tezgahta el ile açılmış incecik hamur arasına öğütülmüş antep fıstığı, süt veya irmik kaymağı ve
çok az şeker konuyor, üstü yağlanıp taş fırına veriliyor. Tatlıyı ağırlaştırmasın diye özellikle şurup yerine az şeker
konuyor. Fırında odun ve fıstık kabuğu ateşinde piştikten sonra servis edilen çıtır çıtır katmer, ağzınızda dağılırken sizi
adeta nirvanaya ulaştırıyor. Burada ki keyifli sabah kahvaltısının ardından kahve vaktimiz geldiğini anlıyoruz.
Eski çarşı içinde, Buğday Hanı yanında tarihi Tahmis Kahvesi’nde sabah kahvenizi veya zahter çayınızı
yudumlayabilirsiniz.
1635-38 yılında Türkmen Ağası ve Sancak Beyi Mustafa Ağa Bin Yusuf tarafından Tekke’ye gelir getirilmesi için
yaptırılmış. 1901 ve 1903 yıllarında iki büyük yangın geçirmiş. Mevlevihane’de postnişlik yapan Feyzullahoğlu Şeyh
Münip Efendi, yangından hasar gören Tahmis Kahvesi ve 33 dükkânı yeniden yaptırmış. Bir rivayete göre 4. Murat
Bağdat seferi sırasında burada dinlenmiş ve dibek kahvesi içmiş olduğu söylenmektedir.
Tahmis eskiden bilek gücüyle kahve dövülen dibek taşına denirmiş. Bu tarihi mekanda ismi de buradan alıyor.
16.yy’dan kalma bir geleneği günümüze taşıyan Tahmis Kahvesi gerçek bir kültür mirası.
Gaziantep’de çok gelişmiş bir kahve kültürü daha var. Menengiç kahvesi ise en meşhuru. Yabani fıstıkların güneş
ışığında kurutularak öğütülerek, keçi veya inek sütü ve şeker ile pişirildiği yumuşak içimli bir kahve. Aslında tadı şekerli
sütlü Türk kahvesi tadında. Çok lezzetli ancak tam bir kalori bombası. Sabah yediklerinizi sindirmek isterseniz zahter
çayı veya Türk kahvesi içip, menengiç kahvesini öğleden sonraya bırakabilirsiniz. Zahter çayı bir çeşit yaban kekiği
olan zahter otunun kaynatılması ile yapılan bir çaydır ve çok ferahlatıcıdır.
Şimdi eski çarşının sokaklarını keşfe başlayabiliriz. Özenle restore edilmiş yüzyıllık hanlar, camiler, tarihi taş evler sizi
bekliyor. Sokaklarında kaybolmak için ideal bir şehirdir Antep.
Kahvenin hemen yanında Buğday Hanı ve Almacı Pazarı gibi baharat çarşıları yer alıyor ve baharat dükkanlarının önü
tam bir renk cümbüşü. Biber, patlıcan, kabak, bamya gibi çeşit çeşit sebze kuruları asılmış, salçalar, toz biberler ve
baharatlar tüm albenileri ile sergilenmiş. Mis gibi kokular ve rengarenk görüntüler arasında dolaşırken, kırmızı biberin,
salçanın ve antep fıstığının tüm çeşitlerini görebiliyorsunuz.
Almacı pazarında fıstık, pul biber, baharat, salça, cevizli sucuk, sadrazam sucuğu, patlıcan ve biber kurusu, nar ekşisi
ve yaş üzüm pekmezinin en doğalının ve hasının olduğunu görebilirsiniz.
Almacı Pazarı’nın hemen arkasında ise Bakırcılar Çarşısı nı gezeceğiz. Daha yeni restore edilmiş olan Bakırcılar
Çarşısı, orijinal dokusunu aynen koruyarak, el sanatlarının yaşatıldığı çok güzel bir çarşı haline getirilmiş. Kendirci
Çarşısı, Hasırcı Çarşısı, Külekçi Çarşısı gibi 8 sokağın birleşiminden oluşuyor, ve Gaziantep’e has el emeği göz nuru
eserlerin bulunabileceği 280 dükkanı kapsıyor. Antep’ten baharat haricinde ne mi alınır? Bakır işçiliği, yemeni isimli
deri çarık işçiliği, sedef kakma işçiliği ile ünlü Gaziantep.
Bakırcılar Çarşısından sonra civardaki diğer sokaklara girip keşfedebiliriz. Antep Çarşısı labirent gibi, her köşede
başka bir han çıkıveriyor karşımıza; Tütün Han Antep gençliğinin nargile içtiği buluşma mekanı. Pürsefa Han,
Yenihan ve Mevlevi Müzesi binası da çok hoş binalar. Şehitler Caddesi üzerinde de Yemenici Hayri Usta ve Yemen
Attar baharatçısı gibi meşhur alışveriş noktalarına da uğrayabilirsiniz.
Öğle yemeğimizi eski çarşı merkezinde, Antep’in sembolü haline gelmiş, hem kebap hem de baklava uzmanı İmam
Çağdaş ta alacağız. Nice ustayı yetiştirmiş bu tarihi restorana adeta bir mutfak okulu olarak bakılıyor. Gavurdağı
salatası, bol taze kırmızı ve yeşil biberli çıtır çıtır yumuşacık soğansız Antep lahmacunu, yayık ayranı eşliğinde Ali Nazik
ve soğan kebabını deneyimleyebilirsiniz. Tüm lezzetlerin tadına bir bakmak isterseniz de patlıcan kebabı, simit kebabı,
sarımsak kebabı da deneyebilirsiniz.
Öğle yemeğinin ardından, Gaziantep denince kebaptan sonra akla ikinci gelen baklava tadımını gerçekleştireceğiz.
Şehrin simgesi olan baklavaların bu kadar hafif ve lezzetli olmasının sırrı, tazecik en iyi yöresel malzemelerin, ustaların
el emeği ile harmanlanarak meşe fırınlarda pişirilmesi. Cömertçe kullanılan ilk hasat yemyeşil Antep fıstığı, un, şeker
ve sadeyağı (tereyağının suyu alınmış versiyonu) yılların tecrübesi ve hüneri ile buluşunca, şerbeti, aroması ve tadı
tam kıvamında çıtır çıtır efsanevi bir lezzet ortaya çıkıyor.
İmam Çağdaş’ın havuç dilimi ve özel şöbiyeti üzerine baklava tanımıyor gastronomi uzmanları, ayrıca fıstık severler
için dolama ve bülbül yuvası da enfes seçenekler arasındadır.
Gaziantep mutfak kültürünü deneyimledikten sonra biraz da kültür turumuz için zaman ayıralım. Dünya’nın en önemli
mozaik müzelerinden biri olan Zeugma Antik Müzesi ile turumuza devam ediyoruz. Girişte tarihi Zeugma’yı anlatan üç
boyutlu sinevizyon gösterisini izleyebilirsiniz; Zeugma’nın kuruluşunu, yükselişini, o tarihteki yaşamı anlatan film
gerçekten çok açıklayıcı bir başlangıç oluyor. 2000 yıllık Roma Döneminden kalan mozaiklerin mitolojik hikayelerini ve
tarihine tanıklık ediyoruz Anadolu’nun en görkemli mozaik müzesi Zeugma’da … Fırat nehri kıyılarında taraçalara
kurulmuş Zeugma antik kenti, çok önemli bir kavşak noktasında yer alan, önemli bir medeniyet merkezi ve zengin bir
şehirdir. Zeugma villalarından çıkartılan muhteşem taban ve duvar mozaikleri ve sütunlar Birecik barajının suları altında
kalmaktan kurtarılmıştır.. Gerçekten geniş sergi alanı, sergileniş biçimi, ışıklandırması, arka fonda çalan müziği,
mozaikleri anlatan tanımlamaları ve atmosferi ile dünya standartlarında çok hoş bir müze olmuş. Duvar boyunca
uzanan dağ resmi altında cam köprülerle birbirine bağlanmış olan yer mozaikleri ve sütunlar arasında yürürken, sanki
Fırat kenarındaki gerçek Zeugma’da dolaşıyorsunuz hissi uyanıyor. Üst kattan da mozaikleri yukarıdan tam boyutlu
görme imkanınız var. Müzede nerede olursanız olun, yüksek bir sütun üzerine yerleştirilmiş gözleri gümüş,
gözbebekleri altından bronz Mars heykelinin kendisi veya gölgesi sizi gözetliyor. Gaziantep’in simgesi haline gelmiş
Çingene Kızı mozaiği ise müzenin ikinci katında özel bir odada sergileniyor.
Kırkayak parkı karşısında Bayazhan’da bulunan Gaziantep Kent Müzesini gezeceğiz. Gaziantep Belediyesi tarafından
kurulmuş olan müze Gaziantep’in tarihini, kültürünü, mutfağını, el sanatlarını keşfedebileceğiniz, kısaca Gaziantep’in
dünden bugüne nasıl geldiğini öğrenebileceğiniz kentteki en güzel müze. Verilen kulaklıklar müzedeki her odadaki
videolara otomatik ayarlanıp, o odada anlatılanı dinleyebilirsiniz.
Atatürk’ün ‘Gazi’ ünvanı ile onurlandırılan şehri ziyareti ve kendisine nasıl Gaziantep Bey mahallesine kayıtlı nüfus
cüzdanı çıkartıldığı, Gaziantep’in el sanatları olan kutnu dokumacılığı, yemenicilik, sedefkarlık, bakırcılık ve
gümüşçülüğün püf noktaları, yöresel düğün, bayram, kutlama ve mutfak gelenekleri ve yerel lezzetlerden antepfıstığı
ve baklavanın incelikleri (Şanlıurfa’nın durum buğdayı, Malatya’dan ve Konya’dan şeker, köy yumurtası, Pazarcık’tan
Kızkapan sadeyağı, nişasta, içme suyu ve tabi yılların ustalığı ile bir araya getirildiğinde artık markalaşmış olan, çıtır
çıtır Gaziantep baklavası meydana geliyormuş) detaylı olarak sergileniyor ve anlatılıyor.
Burada ki turumuzun ardından otelimize geçiyoruz. Biraz dinlendikten sonra şehrin en şık restoranı Bayaz Restoran
a geçiyoruz. Kaşık salatası, tarhunlu börek gibi yöresel lezzetler ve farklı et yemekleri servis ediyor. Bayaz Han’ın
avlusunda yanan varillerde ısınarak keyifli zaman geçirebilirsiniz.
Keyifli bir akşam yemeğinin ardından otelimize geçerken yolumuzun üzerinde yer alan Memik Dede
Pastanesinde yemek üstü cila olarak Antep-Urfa mutfaklarının ünlü tatlılarından Billuriye ve Fıstıkzade’nin tadına
bakabiliriz. Billuriye tatlısı tel kadayıfın üzerine serpilen Antepfıstığının ince bir kat tel kadayıfla örtülmesi ile hazırlanıyor.
Fıstıkzade ise tepside sıkıştırılmış tel kadayıf arasına yerleştirilmiş fıstıkların kısık ateşte altı üstlü pişirilip, üzerine şerbet
dökülerek sıcak sıcak yenen bir tatlıdır. Gaziantep Yemek Maratonunun ilk gününün ardından otelimize geçiyoruz ve
geceleme otelimizde.
GAZİANTEP ŞİREHAN OTEL
İsmetpaşa, 1, Belediye Cd. No:1, 27010 Şahinbey/Gaziantep
Telefon: (0342) 221 00 11
25 OCAK 2025 CUMARTESİ :GAZİANTEP :
Antepli’lerin sabahları 5:00-7:00 arası bir başka kahvaltı tercihi ise ciğer kebabı ve kavurması, ve mutlaka denemeniz
gereken bir lezzet. Ciğerciler sadece sabah erken saatte açık, saat 7:30’a birşey kalmıyor. Dileyen misafirlerimiz sabah
5:30’da kalkıp, lokaller ile birlikte 6:00’da orada olarak bu eşsiz lezzetleri deneyimleyebilirler. Küppe isimli dürüm
ekmeği içinde yenilen kömür ateşinde şişte pişmiş ciğer(cartlak) kebabı ve soğanlı, baharatlı ciğer kavurmasının en
iyi adresi ise Ali Haydar Usta. (Dere Kenarı sokak) Salaş ufacık bir mekan ancak ustayı izlemek, lokaller ile aynı mekanı
paylaşmak bile büyük bir zevk. Ciğeri yerken yanında bir Antep geleneği olan ‘nohut dürüm’ ün de tadına mutlaka
bakın. Odun ateşinde pişen tırnaklı ekmek içine nohut, soğan, acı biber ve maydanoz konuyor, müthiş lezzetli. Ciğeri
ve nohut dürümü yedikten sonra, sabah sıcacık yatağınızdan kalkıp buralara kadar zahmet ettiğinize değdiğini
anlayacaksınız. Dileyen misafirlerimiz ise otelde alınan sabah kahvaltısının ardından gruba katılabilirler.
Turumuza ilk olarak Bey Mahallesinden başlıyoruz ve kahvaltımızı dengelemek için bir tatlı molası ile devam ediyoruz.
Bey mahallesinin hemen girişinde yer alan Kılıç Kadayıf’a uğrayıp. (Eyuboglu Mah. Eblehan Cad.no 17 ) fıstıklı taze
burma kadayıf deneyimleyeceğiz. Bildiğiniz tel kadayıf ancak fıstık ile çekilmiş bu kadayıf tazecik ve ağızda dağılıyor.
Katmer gibi çok hafif ve mükemmel bir lezzetle tanışacaksınız.
Tüm bu enerjileri depoladıktan sonra yürüyüşümüze devam edeceğiz. Daracık sokaklarında mücevher gibi tarihi taş
konakların bulunduğu Bey Mahallesi, sanat galerileri, müzeler, butikler, restoranlara ev sahipliği yapması hayal
edilerek çok özenle restore edilmiş olduğunu göreceğiz.
Bu yürüyüşümüzün ardından kısa bir kahve molası vereceğiz. Eski bir Ermeni köşkü olan Papirus
Kahve’nin bulunduğu konağın odalarını dolaşarak bol bol fotoğraf çekebilir ve sonra bahçede sarmaşıkların altında
menengiç kahvenizi yudumlayabilirsiniz. Bey Mahallesinin sokaklarında dolaşırken Hasan Süzer Etnoğrafya
Müzesi, Oyuncak Müzesi, Atatürk Anı Müzesi, tarihi bir kiliseden dönüştürülen Kurtuluş Cami gezeceğimiz yerler
arasındadır.
Gaziantep Belediyesi tarafından restore edilmiş üç katlı tarihi bir taş konakta yer alan Oyuncak Müzesi, Sunay Akın’ın
danışmanlığında kurulmuştur. Müzenin önünde yer alan saklambaç ve el çırpma oynayan, Alaaddinin sihirli halısında
uçan gerçek boyutlu çocuk heykelleri ilginizi çekecektir.
Hasan Süzer Etnoğrafya Müzesi’nde ise tarihi gelenekler ve yöresel yaşamın yanı sıra yerel sanatçıların eserleri de
sergileniyor ve de terasından çok güzel bir mahalle manzarası var.
Bey Mahallesi’nden eski şehre dönerken bir durağımız daha olacak.Eski bir Ermeni Kilisesi olan Kendirli Kilisesi,
şehirde artık hiç Ermeni yaşamadığı için Belediye tarafından restore edilerek öğretmen evi ve kültür merkezine
dönüştürülmüştür. Kilise’nin batıya bakan ön cephesi ise dünyada bir ilk. Ön cephede Kurtuluş Savaşı sırasındaki
çatışmalardan kalan kurşun oyuklarını hala görmek mümkün. Gerçekten delik deşik olmuş duvarları özellikle restore
edilmediğine de dikkat çekmek isteriz. Az ileride ise Atatürk’ün 1933’de
Gaziantepli’lere seslendiği balkon yer alıyor. Atatürk: ‘Ben Gazianteplilerin gözlerinden nasıl öpmem ki, onlara yalnız
Gaziantep’i değil Türkiye’yi de kurtardılar.’ Diye hitap etmiştir.
Bu kadar yorulduktan sonra öğle yemeğimiz için bir Gaziantep kebap fenomeni Halil Usta ye geçiyoruz. Gaziantep’te
kebap başlı başına bir kültür ve çok ciddi bir iş. Biraz literatüre aşinalık kazanmak amacı ile , tüm kebaplar koyun
(teke) etinden yapılmaktadır, kuzu şiş de burada et kebabı olarak adlandırılır. Kebapın hası bol acılı olur, ‘acısız
istiyorum’ denirse o kebaba ahali kıyma ya da tatlı kebap denilmektedir. Gaziantep’te en sevilen kebaplar acısız
kıymadan yapılan patlıcan kebabı, kuşbaşı ciğerlerin şişi olan ciğer (cartlak) kebabı, ince bulgur, sebze ve acılı
baharatlardan yapılan simit kebabıdır. Ancak asıl makbul kebab, koyunların bonfilesi olan lokum gibi yumuşacık
küşnemedir.
Yerel halkın tavsiyesi ile önce sumaklı, nar ekşili hafif acılı sulu sulu kaşık salatası ile başlangıç yapabilir, ardından
simit kebabı ve yumuşacık kuşbaşı ile kebap ziyafeti ile devam edebilirsiniz. Küşneme ve yayık ayranını deneyimlemeyi
önermektedirler. İri kuşbaşılar şeklinde doğranan ve mangalda pişirilen kuzu bonfileler, lokum gibi muhteşemdir. Etleri
özel olarak seçmesi ve terbiye etmesi ile ünlü Halil Usta ve oğlu bu yemeklerin üzerine tatlı önermiyor.
Tekrar eski şehre dönüp biraz daha sokaklarda dolaşmaya devam edeceğiz. Tarihi Gümrük Han‘ında bir mola verip
meşhur ‘dibek’ kahvemizi yudumlayacağız.
Kahveci Sedder Bey’in ‘çift renk, çift tat’ sloganı ile ünlenmiş Osmanlı dibek kahvesi, gerçekten de sanki fincan ikiye
bölünmüş gibi yarısı açık yarısı koyu kahve renkli. Sır gibi sakladıkları çift renkli, çift tatlı kahvelerinin tarifine patent
bile almışlardır. Gerçekten de fincanınızda açık ve koyu kahverenginde köpükle gelen kahvenin yarısı yumuşak içimli,
diğer yarısı da sert içimlidir.
Gümrük Han’dan çıkmadan önce Eldemir dükkanından ipek kutnu şal ve eşarplara bir göz atıyoruz.
Daha sonra alışveriş yapmak istiyor iseniz Zeytin Han’dan zahter, biber, antep fıstığı, baharat, sabun, nar ekşisi, peynir
alabilirsiniz.
Turumuzun ardından otelimize transfer oluyoruz. Biraz dinlendikten sonra Şirehan otelin içindeki meşhur Sahan
restaurant da yer alan çeşit çeşit kebapların veya yöresel mutfak örneklerinin de tadına bakabilirsiniz. Geceleme
otelimizde.
26 OCAK 2025, PAZAR : GAZİANTEP – HALFETİ - İZMİR
Otelimizde alacağımız sabah kahvaltısının ardından otelimizden çıkış işlemlerimizi gerçekleştiriyoruz. Dilerseniz ekstra
ve size özel olarak düzenleyeceğimiz MUSEM Akademi workshop ı na katılabilir ve istasyonlarda şeflerin hazırlayacağı
menüleri yaklaşık üç saat sürecek bir deneyim ile yöresel mutfağını keşfedebilir ve daha sonra bu hazırladığımız
yemeklerin tadına bakabiliriz. Güneydoğu’nun Bodrumu olarak bilenen Halfeti’ye doğru yolculuğumuza devam
ediyoruz. İlk olarak Fırat Nehri üzerinde yaklaşık 1 saat sürecek olan tekne turumuzu gerçekleştiriyoruz. Tekne turunda
Rumkale ve batık köy Savaşan’ı göreceğimiz yerler arasındadır. Tekne turu sonrasında Halfeti’de Fırat’ta yetişen Şabut
Balığının tadına bakabiliriz. Ardından çay ve kahve için kısa bir mola veriyoruz. Turumuzun ardından Gaziantep şehir
merkezine doğru hareket ediyoruz. Şehir merkezinde ilk olarak Milli Mücadele ve Şehreküstü Konaklarını geziyor ve
rehberimizden detaylı bilgiler alıyoruz. Yine sadece Gaziantep’te tek örneklerinden yer altı su sistemi olan Kastelleri
görme fırsatımız da olacak. Turumuzun ardından Koçak baklavalarının tadına bakmak ve alışveriş yapmak üzere biraz
serbest zaman geçiriyoruz.
Merkez de alacağımız akşam yemeği sonrasında Gaziantep Havalimanına hareket ediyoruz. Gaziantep
Havalimanında uçağa biniş işlemlerinin ardından Sun Express Havayollarının XQ9229 sefer sayılı uçağı ile saat
22:45’te İzmir e uçuyoruz. 00:40 da İzmir Adnan Menderes Havalimanına varışımızın ardından bir lezzet turunun daha
sonuna gelmiş oluyoruz.
FİYAT : İki kişilik odada kişi başı 13,250 TL
Fiyata dahil olan Hizmetler:
➢ İzmir Gaziantep İzmirSun Express tarifeli seferi ile Ekonomi sınıf gidiş ve dönüş uçak biletleri, havayolu vergiler dahil
➢ 2 gece 3 gün Şirehan Otel de Oda kahvaltı otel konaklaması,
➢ Havalimanı otel havalimanı geliş ve dönüş transferleri
➢ Tüm tur boyunca 27 kişilik araç ile tüm transferler,
➢ Panoramik Şehir turları
➢ Halfeti Turu
➢ Halfeti tekne turu
➢ Profesyonel Rehberlik hizmeti,
➢ Yurt içi seyahat sağlık sigortası
Fiyata Dahil olmayan Hizmetler :
➢ Musem Akademi Yöresel Lezzetler workshop ve tadım öğle yemeği
➢ Kişisel Harcamalar
➢ Müze ve ören yeri giriş ücretleri ( Müze kart alabilirsiniz)
➢ Öğle ve Akşam yemekleri
*Yukarıda detayları paylaşılan seyahatin ödeme koşulları, rezervasyon aşamasında 5250 TL ve bakiyesi 25 Aralık tarihinde
8000 TL olarak yapılacaktır. Program grubun minimum 20 kişilik katılımı için verilmiştir. İptal ve iade koşulları havayollarının
kuralları kapsamında mücbir sebepler haricinde %50 si iade edilemez. Ön rezervasyonlar amacı ile 25 Kasım – 08 Aralık
tarihleri arasında başvuruların yapılması rica olunur.